10 Temmuz 2014 Perşembe

Aşka Tutunmak

Aşka Tutunmak, Bilal Karabulut tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Kapı Yayınları, Roman, 9786055107635, 263 Sayfa, Temmuz/2014
Kitabın 150. ve 151. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Şefik, ders bitiminde odasına çıktı. Aydınlık ve ferah bir oda tahsis edilmişti kendisine. Odada fakülte yönetiminin yeni  gelen  her hocaya verdikleri haricinde, Şefik'e ait herhangi bir kişisel eşya yoktu. Bu nedenle insanın böylesi bir odayı sahiplenmesi çok zordu. Bir müddet üzerinde çalıştığı kitapla ilgili kafa yorduktan sonra oda kapısı nazik bir tonda tıkırdadı. Gelen Nilgün'dü. Oturduğu koltuktan kalkıp; "Hoş geldin, Nasıl gidiyor, makaleyi tamamlayabildin mi?" diyerek Nilgün'ü karşıladı. "Tamamladım sayılır ama içimde garip bir boşluk var Şefik. Yaptığım işlerden keyif alıyorum aslında. Bilim insanı olmak, düşüncenin gücüyle var olmak güzel. Ama yine de bu düşünüşler, akıl yürütmeler yetmiyor içimdeki boşluğu doldurmaya," diyerek medet umar gözlerle Şefik'e baktı. Şefik sahiplenici bir şefkatle, "Ah Nilgün! Biz neden diğer insanlar gibi olamıyoruz. Başkaları gündeliğin akarı içinde dedikodularını eder, şen kahkahalar içinde keyifli keyifli kahvelerini yudumlarken bizim payımıza düşen hep böylesi düşüncelerin kanattığı bir yürek ve her daim hissettiğimiz inceden bir sızı. Biz hep ciddi konular üzerine kafa yoruyoruz. Bizimkisi bitip tükenmeyen bir arayış! Ama ben şikâyetçi değilim böyle olmaktan. İnsanın varoluş gayesi üzerine düşünmesi ve bu gaye uğruna savaşması, onurlu bir hayat tarzıdır.
Şimdi senin soruna daha doğrusu hissettiğin o derin boşluğun nedenine gelelim. 'Düşünüyorum o halde varım' şeklindeki veciz söz, yüzyıllardır bilim dünyasına ışık tutan temel anlayışlardan biri olmuştur. Aslında ne kadar yanıltıcı bir aforizma! Doğru oldukları peşinen kabul edilmiş olan, insanların sorgulamaksızın benimsediği ne çok yanlış söz var. Düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum... Eee bu düşündüklerinin eylemsel bir karşılığı var mı? Asıl can alıcı olan bu bence. Düşünmek ve hatta derinlemesine bir tefekkür, başlı başına var olmanın delili olamaz. Düşündüklerini eyleme döktüğün anda hem düşüncelerine hem de kendine can veriyorsun demektir. O zaman 'düşündüklerimi eyleme geçiriyorum, o halde varım' demek vardı ama üstat böyle bu-yurmuş. Bu nedenle içindeki boşluğun en temel sebebi eylemsizlik. İçindeki boşluğun bir diğer sebebi de toplumsal yapının parçası olmanın doğal bir sonucu olarak, senin de ister istemez kendini toplumsal akışa bırakmış olman. İçtimai bir uyuşukluğun hengâmesinde, silkinip de gaflet uykusundan uyanmak öylesine zor ki Nilgün! Toplumun ruhunu talan eden mefkûresiz, hayâsız materyalist saldırılardan korunabilmek ne mümkün! Fakat, zoru kolay eden bulunur her zaman. Sahici bir manevi silkiniştir bu maddesel talanı yakıp küle çevirebilerek olan. İş odur ki maneviyatın gücünü fark edebilelim. Lütfen bu sözlerimi eleştiri olarak algılama.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder