Kitabın 406. ve 407. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
"Bu Devlet Yapısıyla Artık Gitmez!"
Daha önce başbakanlık yapmış ve bu hükümette de Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev alınış bulunan ANAP Genel Başkanı mason Mesut Yılmaz, 15 Aralık 1999 günü Diyarbakır'da yaptığı konuşmada şunları söylüyordu:
"Biz, AB'ye giden yolun Diyarbakır'dan geçtiğine inandığımız için buradayız.
Zaman geldi çattı. Bu devlet yapısıyla artık gitmez.
Devleti kırgın gören millet, milletine güvenmeyen devlet, insanını dışlayan cumhuriyet, acze düşmüş siyaset ile Türkiye'yi çağa taşıyamayız.
Bu sökük artık dikiş tutmaz...
Merkeziyetçi yapı yok edilmeli, devlet ekonomiden süratle çıkmalı, her kişi ve kurumun zihniyeti değişmeli."
Bu sözleriyle Başbakan Yardımcısı mason Mesut Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sonun gelmiş olduğunu ilan ediyordu!
Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği'nin hem anti-demokratik hem de katı merkeziyetçi yapıya sahip olduğu gerçeğini Türk halkından saklıyor ve merkeziyetçi olarak nitelediği Türk devletinin yok olmasını istiyordu.
Mesut Yılmaz bu sözleriyle, çok açık ve net olarak, Diyarbakır'ı Avrupa Birliği'nin himayesine bırakıyor ve Diyarbakırlılara artık Türkiye Cumhuriyeti Devletinden hiçbir şey beklememeleri öğüdünü veriyordu.
Mason Mesut Yılmaz'ın aslında bir ihanetin belgesi olacak nitelikteki bu açıklamalarına, sivil kesimden de askeriyeden de tepki gösteren olmuyordu.
13.07.2004 tarihinde, üç kez başbakanlık yapmış olan Mest Yılmaz, "ihaleye fesat karıştırma" suçlamasıyla TBMM tarafından Yüce Divan'da yargılanmasına karar verildi.
Yüce Divan'da ilk kez bir başbakan yargılandı.
Yüce Divan, 23.06.2006 tarihinde, 'Şartla Salıverme Yasası' uyarınca kararı erteledi.
Mason Mesut Yılmaz aklanmamıştı. Aslında Mesut Yılmaz, Yüce Divan'a parasal bir konu nedeniyle değil, vatana ihanete teşebbüs suçundan yargılanmalıydı.
Siyonist Lobi'den Ödül
ABD'de tüm kadroları Siyonist Yahudilerden oluşan 'Lobiler' bulunmaktadır.
Bunlardan biri de, kısaca JINSA adıyla anılan Ulusal
Güvenlik Konularında Yahudi Enstitüsü'dür.
JINSA'nın 15 yöneticisi Mayıs 2001'de Türkiye'ye geldi. Ankara'da çok üst düzey sivil-asker yetkililerle görüşmeler yaptıktan sonra İlhan Kesici'nin evinde özel konuklar olarak ağırlandı.
Bu Siyonist lobi; Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Çevik Bir ve Mehmet Emin Karamehmet'e ödül verdi.
Türk medyasında bu ödüllendirme hiç sorgulanmadı.
Bu kişiler Siyonist İsrail destekçisi JINSA'ya ne tür üstün hizmetlerde bulunmuşlar da ödüllendirilmişlerdi?
Ecevit, Siyonist İsrail'le Gizli Askeri Anlaşma İmzaladı
Siyonist İsrail'in yine Filistinlileri katlettiği bir dönemdir.
29 Mart 2002 tarihinde Türkiye, İsrail Savunma Endüstrisi ile gizli bir anlaşma imzalar. Bu anlaşmaya göre, Türkiye'nin 170 adet M-60A1 tipi tankının modernizasyonunu İsrail
yapacak, bunun karşılığında Türkiye İsrail'e 668 milyon dolar ödeyecektir.
Bu gizli anlaşmanın İsrail tarafında rol oynayan kişileri şunlardır: Başbakan Ariel Sharon, Savunma Bakanı Benyamin Eliezer ve Genelkurmay Başkanı Shaul Mofaz.
Bu gizli anlaşmanın Türkiye tarafındaki mimarları ise şunlardır:
Başbakan Bülent Ecevit Savunma Bakanı Sabahattin Çak-makoğlu ve Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu.
Siyonist İsrail'in Filistin'e yeniden saldırılara başladığı böyle bir dönemde İsrail'le bir askeri anlaşma imzalamak Bülent Ecevit kaygılandırır. Ancak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu kendisini şu sözlerle ikna eder:
"Silahlı kuvvetlerimizin acilen bu tanklara ihtiyacı var!"
Bir kez daha İsrail ile olan ilişkilerde ve güvenlik konularında yüksek komutanların dediği olur.
Daha önce başbakanlık yapmış ve bu hükümette de Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev alınış bulunan ANAP Genel Başkanı mason Mesut Yılmaz, 15 Aralık 1999 günü Diyarbakır'da yaptığı konuşmada şunları söylüyordu:
"Biz, AB'ye giden yolun Diyarbakır'dan geçtiğine inandığımız için buradayız.
Zaman geldi çattı. Bu devlet yapısıyla artık gitmez.
Devleti kırgın gören millet, milletine güvenmeyen devlet, insanını dışlayan cumhuriyet, acze düşmüş siyaset ile Türkiye'yi çağa taşıyamayız.
Bu sökük artık dikiş tutmaz...
Merkeziyetçi yapı yok edilmeli, devlet ekonomiden süratle çıkmalı, her kişi ve kurumun zihniyeti değişmeli."
Bu sözleriyle Başbakan Yardımcısı mason Mesut Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sonun gelmiş olduğunu ilan ediyordu!
Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği'nin hem anti-demokratik hem de katı merkeziyetçi yapıya sahip olduğu gerçeğini Türk halkından saklıyor ve merkeziyetçi olarak nitelediği Türk devletinin yok olmasını istiyordu.
Mesut Yılmaz bu sözleriyle, çok açık ve net olarak, Diyarbakır'ı Avrupa Birliği'nin himayesine bırakıyor ve Diyarbakırlılara artık Türkiye Cumhuriyeti Devletinden hiçbir şey beklememeleri öğüdünü veriyordu.
Mason Mesut Yılmaz'ın aslında bir ihanetin belgesi olacak nitelikteki bu açıklamalarına, sivil kesimden de askeriyeden de tepki gösteren olmuyordu.
13.07.2004 tarihinde, üç kez başbakanlık yapmış olan Mest Yılmaz, "ihaleye fesat karıştırma" suçlamasıyla TBMM tarafından Yüce Divan'da yargılanmasına karar verildi.
Yüce Divan'da ilk kez bir başbakan yargılandı.
Yüce Divan, 23.06.2006 tarihinde, 'Şartla Salıverme Yasası' uyarınca kararı erteledi.
Mason Mesut Yılmaz aklanmamıştı. Aslında Mesut Yılmaz, Yüce Divan'a parasal bir konu nedeniyle değil, vatana ihanete teşebbüs suçundan yargılanmalıydı.
Siyonist Lobi'den Ödül
ABD'de tüm kadroları Siyonist Yahudilerden oluşan 'Lobiler' bulunmaktadır.
Bunlardan biri de, kısaca JINSA adıyla anılan Ulusal
Güvenlik Konularında Yahudi Enstitüsü'dür.
JINSA'nın 15 yöneticisi Mayıs 2001'de Türkiye'ye geldi. Ankara'da çok üst düzey sivil-asker yetkililerle görüşmeler yaptıktan sonra İlhan Kesici'nin evinde özel konuklar olarak ağırlandı.
Bu Siyonist lobi; Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Çevik Bir ve Mehmet Emin Karamehmet'e ödül verdi.
Türk medyasında bu ödüllendirme hiç sorgulanmadı.
Bu kişiler Siyonist İsrail destekçisi JINSA'ya ne tür üstün hizmetlerde bulunmuşlar da ödüllendirilmişlerdi?
Ecevit, Siyonist İsrail'le Gizli Askeri Anlaşma İmzaladı
Siyonist İsrail'in yine Filistinlileri katlettiği bir dönemdir.
29 Mart 2002 tarihinde Türkiye, İsrail Savunma Endüstrisi ile gizli bir anlaşma imzalar. Bu anlaşmaya göre, Türkiye'nin 170 adet M-60A1 tipi tankının modernizasyonunu İsrail
yapacak, bunun karşılığında Türkiye İsrail'e 668 milyon dolar ödeyecektir.
Bu gizli anlaşmanın İsrail tarafında rol oynayan kişileri şunlardır: Başbakan Ariel Sharon, Savunma Bakanı Benyamin Eliezer ve Genelkurmay Başkanı Shaul Mofaz.
Bu gizli anlaşmanın Türkiye tarafındaki mimarları ise şunlardır:
Başbakan Bülent Ecevit Savunma Bakanı Sabahattin Çak-makoğlu ve Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu.
Siyonist İsrail'in Filistin'e yeniden saldırılara başladığı böyle bir dönemde İsrail'le bir askeri anlaşma imzalamak Bülent Ecevit kaygılandırır. Ancak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu kendisini şu sözlerle ikna eder:
"Silahlı kuvvetlerimizin acilen bu tanklara ihtiyacı var!"
Bir kez daha İsrail ile olan ilişkilerde ve güvenlik konularında yüksek komutanların dediği olur.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder