17 Temmuz 2014 Perşembe

Kalp Hapishanesi

Kalp Hapishanesi, Francesc Miralles tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Pena Yayınları, Roman, 9786055057220, 285 Sayfa, Temmuz/2014
Kitabın 96. ve 97. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Rüzgâr daha da şiddetlenirken bu soru aklımda birkaç saniye yankılandı.
Garip gelebilir ama benimle konuşması veya arkadaşmışız gibi bana sen diye hitap etmesi beni şaşırtmamıştı. Sorunun absürt olmasına da hayret etmemiştim.
Ona dikkatle baktım. Yusyuvarlak suratını ve içeri kaçmış gibi duran üst dudağını gizlemek için sakal ve bıyık bıraktığını fark ettim. O da çok sakin gözüküyordu, bir cevap almak için acelesi yoktu sanki.
Uzun bir uykudan uyanmış gibiydim. Tüm bunların provasını önceden yapmıştım (dejavu) da gerçekten yaşama zamanı gelmişti sanki. Mantıklı bir adam oradan kalkar gider ve bu deliyi sorusuyla baş başa bırakırdı ancak ben bu zorluğun üstesinden gelmeye kararlıydım. Sükûnetimi bozmadan konuştum:
"Henüz gerçekleşmemiş bir şeyi özleyemem."
"Sana öyle geliyor," diyen adam masasını tamamen terk etmeden sandalyesini benimkine yaklaştırdı.
Su alan sandallarında karşılıklı konuşan iki denizci gibiydik ve deniz tabii ki fırtınalıydı. Sakallı adam yeniden küreklere asıldı:
"Hepimiz başımıza ne geleceğini az çok biliyoruz çünkü geleceğimizi büyük ölçüde bizler seçiyoruz. Gerçek falcıların hilesi budur."
"Sen neden bahsediyorsun?" diye sordum bana sen diye hitap etmesini kabullenerek.
"Geleceği okumak satranç oynamak gibidir. Ortalama bir oyuncu satranç tahtasında gerçekleşecek iki veya üç hamleyi tahmin edebilir. İyi bir oyuncu çok daha fazlasını görür. Mantık ve tutarlılıkta biter her şey."
"Sen maçının nasıl ilerleyeceğini öngördün?"
"Evet, şah ve mattan önce heyecan verici maceralar yaşanacak. Bu yüzden geleceği özlüyorum. Muhteşem bir şey olacak ve ben de orada bulunmak istiyorum."
"Eğer bu sana bağlıysa," dedim onun dilinden konuşmaya çalışarak, "oyunu biraz hızlandıramaz mısın?"
Kaçık olduğuna dair şüphelerim somut bir temele oturmaya başlamıştı.
"Mümkün değil," dedi. "Çünkü önce başka şeylerin olması gerek, anlıyor musun? Satrançta her hamle sonraki hamleleri şekillendirir. Oyunu bozarsan hiçbir şey olmaz."
"Bir tahminde bulunayım," diyerek sözünü kestim, hiç benlik bir cesaret değildi bu. "Nereye gidersen yanında götürdüğün bu metinde özlediğin gelecek hakkında bir şeyler yazıyor."
Yanıt vermeden önce hareketlendi:
"Akıllı bir çocuksun sen. Sana güvenebileceğimi biliyordum."
"Houston, bir sorunumuz var," dedim düşünmeden, yeni bir belaya bulaştığımı görmeye başlamıştım.
"11 Nisan 1970," dedi kendine güvenerek.
"Nasıl?"
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder