25 Temmuz 2014 Cuma

Osmanlı Tarihinde Maskeler Ve Yüzler

Osmanlı Tarihinde Maskeler Ve Yüzler, Mustafa Armağan tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Timaş Yayınları, Tarih, 9799752631167, 240 Sayfa, Haziran/2014
Kitabın 150. ve 151. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Köleler arasında her ülkeden Türk bulunuyordu.
Ortodoks Rumlar ve Yahudiler..., İsa'nın inancında
doğmuş Katolikler bile vardı. En az görülen ve
bilinenleri olarak kalsalar da en fazla sayıda olanları
belki de Polonyalılardı.
Salvatore BONO

1683'teki Viyana bozgunumuz üzerine Venedik ve müttefikleri, eski liman ve şehirlerini Osmanlılardan geri almak için kolları sıvamışlardır. 1685'te Koron Limanı ele geçirilir, büyük bir kısmı kadın ve çocuklardan oluşan 1300'ün üzerinde Müslüman, esir alınır ve müttefik kuvvetleri arasında pay edilir. Bin kadarı Venedikliler, Tos-kanalılar ve Vatikan askerlerinin, geri kalanı ise Malta şövalyelerinin hissesine düşer. İşe bakın ki, köle yapılmak üzere gemilerle İtalyan şehirlerine götürülen bu esirler arasında karnı burnunda hamile bir Müslüman kadın da bulunmaktadır. Kadın, o heyecanla erken doğum yapar. Tam bu sırada görenlerin ağzını hayretten bir karış açık bırakan sarsıcı bir olay gerçekleşir. Annesi, bebeğin Hıristiyanların eline esir düşmesindense ölmesini yeğ tutarak onu denize fırlatır.
Ertesi yıl Venedik ve müttefik donanması, işgallerine devam eder. 1686 Ağustos'u sonunda ganimet ve kölelerle dolu Venedik gemileri Livorno limanına halat atarken, esir alınanlar arasında 6 siyah kadın da karaya çıkmaya hazırlanmaktadır. Aslında esirlerin sayısında ufak bir düzeltme yapmak gerekir, çünkü bir kadının kucağında, yolda doğurduğu bebeği vardır. Belgenin bize söylediği gibi dersek, çok güzel bir "bebecik"... Hatta bu tatlı bebek hakkında birçok hayal ürünü söylenti de yayılmıştır denizciler arasında. Güya doğduğunda beyazmış ama siyah kadınlar onu yağladıkları için rengi kararmış!
Köle eşittir Doğu mu demektir?
Bunlar, İtalyan tarihçi Ordinaryüs Profesör Salvatore Bono'nun Yeniçağ İtalya'sında Müslüman Köleler adıyla dilimize çevrilen muhteşem çalışmasındaki binlerce örnekten sadece ikisi.
Peki benzerlerine kitapta bolca rastladığımız bu örneklerle yazar ne yapmak istiyor dersiniz? Hangi tabuları yıkmaya çalışıyor? Hangi yazılmamış şafakların iniltilerini sağıyor kulaklarımıza? Gözlerimizden hangi perdeleri kaldırmak için o rüzgâr gibi nefesiyle üflüyor pencerelerimize?
Yazarımız, Avrupa tarihçiliğinde dilleri kesilmiş bir topluluğun, modern Avrupa'daki Osmanlı-Müslüman kölelerin yazılmamış, üstelik de izleri kasten silinmiş tarihini ilmek ilmek dokuyor cesaret ve sabırla. Meslektaşlarından alacağı tepkileri hiçe sayarak hem de.
Bono'ya göre, modern çağda kölelik denilince Avrupalıların ilk aklına gelen bölge, Doğu oluyor nedense. Haremler, köle pazarları, devşirmeler... Kölecilik, Doğuludur Avrupalılarca. Adeta Müslümanlara mahsus bir uygulamadır. Evet, antik Yunan ve Roma'da ya da Amerika'da kölelikten söz edilir edilmesine ama sıra modern Avrupa'ya geldi mi, kölelik "medeniyetin yeni kıblesi"ne zinhar yakıştırılmaz.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder