9 Temmuz 2014 Çarşamba

Tren Burdan Geçmiyor

Tren Burdan Geçmiyor, Sevinç Çokum tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Kapı Yayınları, Roman, 9786055107611, 251 Sayfa, Temmuz/2014
Kitabın 152. ve 153. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

"Sevgiliyle mutlu olduğun anlar vardır; gidip
bilgisayarda olduğu gibi kes, ekle, yapıştır
yapamazsın... Senin için söylenmiş güzel
bir sözü hatırlamaya çalışırsın, ama
hatırlayamazsın, bir araya getiremezsin
sözcükleri, onlar da kayıptır."
Romancı T.
Sonsuz'un asıl adı Sırrı Düzgün'dü. Aysan dizi yazıda bu adı kullanmayacaktı zaten. Sonsuz ismi ona yaraşıyordu ayrıca. Ne ki Sonsuz yoktu ortalarda. Dayısının evinden ayrılmıştı, işten de... Aysan tren istasyonlarında, Aksaray'da, köhne dipsiz yerlerde, gördüğü avare çocukların, gençlerin arasında kül yüzlü, yırtık, yamalı kentin kırık aynalara yansımışçasına çapraşık çizgilerinde Sonsuz'u arıyordu.
Kendisinin ve benzerlerinin bulunmadığı örtülü dünyaydı bu. Zeytinburnu çöküntülerinde, Aksaray alt geçitlerinde, Eminönü islerinde, Bayrampaşa'nın fabrika, atölye kalıntı ve atıkları arasında, bulaşık sıvaşık renklerin gerisinde, bir kötü kaldırımda, bir yer altı ininde, bir kovukta, bir bir... Şimdi ise esas adı gibi sır olmuştu Sırrı Düzgün.
Kentin bu şiirli çocuğu ufka gereksiz yelken açmış bir tekne miydi? Bir batık yıldız mı? Neydi Öyle; esip geçmişti, gülüşü, gamzeleri, tuhaf, şaşırtıcı doğma dizeleriyle... Kıyılardan topladığı çakıl taşlarıyla birlikte...
Sonsuz, sonsuzluğa karışmıştı işte. Onu son kez Tarlaba-şı'nda viran, içleri karanlık evlerden birinde görenler olmuş. Bir memleketlisi oturuyormuş orda, camcı çerçeveci, dükkânı da oralardaymış... Mülayim usta diye biri... Evi terk ettikten sonra Sonsuz orda kalıyormuş. Gidip bulmuştu Mülayim Us-ta'yı Gazeteci olduğunu söylemeden. Bu mesleğe giren, ona göre kuşkuyla yaklaşmalıydı insanlara. Başkalarına karşı kafasından bütün geçenlerle, niyetleriyle açık olmayı doğru bulmuyordu. Bir yerden can sıkıcı bir şey, bir bela bulaşmasın diye... Niyeti bozuk olmayan insanların artık bu koca kentte azlıkta olduğunu biliyordu. Camcı Mülayim Usta'ya da bu mesafede yaklaştı. Pos bıyıklı, kırpışık gözlü, ufarak biriydi.
"O çocuk saf bir çakıl taşı, onu toplum kirletiyor," demişti, bir zamanlar toplu yürüyüşlere katıldığını, çeşitli gözaltı-larının bulunduğunu söyleyen Mülayim Usta. Övüncü kırpışık gözlerindeki çakmak taşı, küçük kıvılcımlardan belliydi. Devrimciliği şimdi sinmiş, kendini emekliye ayırmış kendi deyimiyle.
"Benim dükkânda çalıştı biraz, sıkıldı tez, varıp biraz dolaşayım dedi, gidiş o gidiş. Çıkar bir yerlerden gene."
Aysan Sonsuz'dan alacağını almıştı, yazıyı sonlandırmak üzreydi, insanlara kuşkuyla yaklaşma eğilimi "Artık noktayı koy ve onu bir daha arama!" dediği halde, belki yazıya kata-bileceği son bir fırça darbesi için onu aramıştı. Özellikli olan ayrıntılar için.
Yazı dizisinde daha başkalarının da öyküleri vardı, ancak hiçbiri Sonsuz'unki kadar onu etkilememişti, belki onu farklı gördüğü için. Sonsuz'un abukizm diye yorumladığı şey işte! Onda değerli bir yan görmüştü, adlandıramasa da... Zaten yazıda da Sonsuz'un başına gelenleri yoğunlaştırıp okuyucuda acıma ve nefret duygularını kabartmak yerine ondaki yetenekten söz etmeği yeğlemişti...
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder