Kitabın 80. ve 81. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
K. Irak bomboştu, ne Amerikalı ne de Arap askeri vardı. Ancak maalesef devlet bunu yapmadı, yapamadı. Yurt içindeki teröristler ellerini, kollarını sallaya, sallaya K. Irak'a geçtiler. Böyle bir şey nasıl olur, anlamak mümkün değil! Bu süreçte en büyük hata; bitmiş, tükenmiş teröristlerin üzerine şiddetle giderek tamamını etkisiz hale getirmek yerine, adamların K. Irak'a çekilmelerinin el, kol bağlı seyredilmesiydi. Tabii ki onu bize teslim edenler böyle istemişti, Apo idam edilmeyecek, ancak PKK da eylem yapmayacaktı. Hatta daha acısı zamanın Gnkur. Bşk.'ı dahi Diyarbakır'daki Karargah'ı ziyaretinde teröristlerin verdikleri sözü tutmadıkları ve çekilmenin yavaş yürüdüğünden şikayetçi oluyordu (1999 Yılı Sonbaharı). Pes, yazık, bırakın askeri stratejist olmayı, sokaktaki insan bile düşman bozuldu ise üzerine git son darbeyi vur, diyecektir. Taarruz harekatında başarı sağlanması, takip ve başarıdan faydalanma ile mümkündür. Ama maalesef bu yapılmadı. Tarih birgün mutlaka bunların hesabını soracaktır. Teröristin sözüne güvenilmez, işte Kandilde yeniden toparlanıp, güçlendiler ve o günden beri 3-4 bin şehit daha verdik. Bu Şehadetlerin yaşanmasında, PKK'lıların K. Irak'a çekilişini seyredenlerin, pasif kalanların hiç mi suçu yok! Bugün bile düşünürken tüylerim diken, diken oluyor, böyle birşey olur mu, düşman bitmiş, çözülmüş kaçıyor, siz üzerine gitmiyorsunuz. Biz yıllarca teröristleri bulalım diye dağlarda gezerken canımız çıkmıştı. Ayrıca bugünkü Heron v.s. gibi imkanlarda yoktu, ayrıca kimse de bize teröristlerin yerini söylemiyordu. Dağlarda arar, gezer dururduk, ancak insiyatif bizde idi, biz kovalar, onlar kaçardı, hiç olmazsa eylem yaptırmazdık. PKK örgütünü tamamen bitirme fırsatı ele geçmişti. PKK'nın en zayıf zamanında üzerine gidilmedi, derlenip toparlanmasına fırsat verildi. İşte örgüt yeniden ayağa kalktı. Bugün örgütle müzakere hatta mütareke yapıyorsunuz. Yazık, şiddetle kınıyorum!
İkinci büyük hata "1 Mart Tezkeresi" idi. Siyasetçiler Türk ulusuna doğruyu söylemiyorlar. Hiç kimse Türk ulusunu kandırmasın. Bu tezkere ABD'nin bir kısım askerinin Türk topraklarından Irak'a girişi için TBMM'de oylanan bir tezkere idi. ABD yanında savaşa girmek oylanmıyordu. Ben bu konuyu Önce Vatan isimli kitabımda teferruatlı olarak yazmıştım (Sahife 61), kısaca özetlemek istiyorum.
Evet ABD, Türkiye'nin kendileri ile beraber savaşa katılmasını istemişti. Olan biteni ABD Hazine Bakanlığından emekli olan diplomatın (Mr. Taylor) Körfez Harekatı ile ilgili anılarından öğrenelim (Medyada yayınlandı. Biz meğerse hiçbirşey bilmiyormuşuz, müzakerelerde ne komiklikler ve düşündürücü olaylar yaşanmış, bizi ilgilendirenler). 2002 Seçimini kazanan parti başkanının (RTE) ABD ziyaretinde bu konu, Amerikanın Irak operasyonu gündeme gelmiş, ancak esas görüşmeler o zamanki ABD Türkiye Büyükelçisi ile başlamış. Daha sonra bir Devlet Bakanı (Babacan) ve Dışişleri Bakanı (Yakış) Washington'a görüşmelere gitmişler. Amerikalılar bizim harekata katılmamızı istemişler. Bizimkiler katılırız, ancak karşılığında 138 milyar dolar isteriz, demişler. Adamlar bizimkilere; yahu bizim bütün dünyayı kapsayan dış yardım tutarımız bu kadar değil, demişler. Bizimkiler o zaman güvenlikten sorumlu Rice ile pazarlıktan sonuç alamayınca, Bush'un yazlık sarayına gitmişler. Bizimkilerin İsrarı karşısında Başkan, benimle at pazarlığı yapmayın, demiş. Düşünebiliyor musunuz bu pazarlıklar bütün dünyanın gözü önünde oluyor ve bütün Dünya basını Türkler kan pazarlığı yapıyor diyerek, bizimkilerle alay ediyordu. Daha sonra Amerikalılar Ankara'ya geliyorlar, müzakereler devam ediyor, onlar 8-10 milyar veriyor, bizimkiler 120 milyara iniyorlar. Pazarlık sonuçsuz kalıyor, anlaşamıyorlar. Amerikalılar bakıyorlar ki Türkler harekata kendileri ile birlikte katılmayacak, yeni bir teklif getiriyorlar. Teklif şöyle imiş: Bir kısım amerikan birliklerinin Türkiye'nin Güneydoğusundan Irak'a girmesi. Girecek birlik bir hava indirme tümeni kadar. Bu teklife karşı Genelkurmay'dan da karşı bir teklif geliyor. Tarihi fırsat doğuyor. Bizimkiler diyorlar ki; tamam birliğiniz bizim topraklardan girsin, ancak bizim bazı birliklerimiz de arkanızdan gelecek ve Irak'ta sınırımız boyunca 40 km. lik şeridi kontrol altında tutacaklar (iki genelkurmay başkanı da bu hususu doğruladılar). Savaşa girmek söz konusu değildi, zaten 40 km. derinlikte Irak askeri yok, yıllardır Çekiç güç tarafından bölge Irak askerine yasaklanmış, bölge bomboş, yalnız Talabani ve Barzani'nin peşmergeleri var. Amerikalılar uyanamıyorlar, tamam diyorlar. Ama kürtler uyanıyorlar.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.İkinci büyük hata "1 Mart Tezkeresi" idi. Siyasetçiler Türk ulusuna doğruyu söylemiyorlar. Hiç kimse Türk ulusunu kandırmasın. Bu tezkere ABD'nin bir kısım askerinin Türk topraklarından Irak'a girişi için TBMM'de oylanan bir tezkere idi. ABD yanında savaşa girmek oylanmıyordu. Ben bu konuyu Önce Vatan isimli kitabımda teferruatlı olarak yazmıştım (Sahife 61), kısaca özetlemek istiyorum.
Evet ABD, Türkiye'nin kendileri ile beraber savaşa katılmasını istemişti. Olan biteni ABD Hazine Bakanlığından emekli olan diplomatın (Mr. Taylor) Körfez Harekatı ile ilgili anılarından öğrenelim (Medyada yayınlandı. Biz meğerse hiçbirşey bilmiyormuşuz, müzakerelerde ne komiklikler ve düşündürücü olaylar yaşanmış, bizi ilgilendirenler). 2002 Seçimini kazanan parti başkanının (RTE) ABD ziyaretinde bu konu, Amerikanın Irak operasyonu gündeme gelmiş, ancak esas görüşmeler o zamanki ABD Türkiye Büyükelçisi ile başlamış. Daha sonra bir Devlet Bakanı (Babacan) ve Dışişleri Bakanı (Yakış) Washington'a görüşmelere gitmişler. Amerikalılar bizim harekata katılmamızı istemişler. Bizimkiler katılırız, ancak karşılığında 138 milyar dolar isteriz, demişler. Adamlar bizimkilere; yahu bizim bütün dünyayı kapsayan dış yardım tutarımız bu kadar değil, demişler. Bizimkiler o zaman güvenlikten sorumlu Rice ile pazarlıktan sonuç alamayınca, Bush'un yazlık sarayına gitmişler. Bizimkilerin İsrarı karşısında Başkan, benimle at pazarlığı yapmayın, demiş. Düşünebiliyor musunuz bu pazarlıklar bütün dünyanın gözü önünde oluyor ve bütün Dünya basını Türkler kan pazarlığı yapıyor diyerek, bizimkilerle alay ediyordu. Daha sonra Amerikalılar Ankara'ya geliyorlar, müzakereler devam ediyor, onlar 8-10 milyar veriyor, bizimkiler 120 milyara iniyorlar. Pazarlık sonuçsuz kalıyor, anlaşamıyorlar. Amerikalılar bakıyorlar ki Türkler harekata kendileri ile birlikte katılmayacak, yeni bir teklif getiriyorlar. Teklif şöyle imiş: Bir kısım amerikan birliklerinin Türkiye'nin Güneydoğusundan Irak'a girmesi. Girecek birlik bir hava indirme tümeni kadar. Bu teklife karşı Genelkurmay'dan da karşı bir teklif geliyor. Tarihi fırsat doğuyor. Bizimkiler diyorlar ki; tamam birliğiniz bizim topraklardan girsin, ancak bizim bazı birliklerimiz de arkanızdan gelecek ve Irak'ta sınırımız boyunca 40 km. lik şeridi kontrol altında tutacaklar (iki genelkurmay başkanı da bu hususu doğruladılar). Savaşa girmek söz konusu değildi, zaten 40 km. derinlikte Irak askeri yok, yıllardır Çekiç güç tarafından bölge Irak askerine yasaklanmış, bölge bomboş, yalnız Talabani ve Barzani'nin peşmergeleri var. Amerikalılar uyanamıyorlar, tamam diyorlar. Ama kürtler uyanıyorlar.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder