Kitabın 6. ve 7. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
TANRI'NIN DELİSİ
Bir zamanlar, bir adam
geldiydi çölden
büyük Şaria şehrine;
bir adam, düşlerde gezinen.
Ve bu adamın üzerinde
bir eski harmaniden
bir de elinde
kırk yerinden budaklı
uzunca bir yol asası vardı,
hepsi o kadar...
Gezerken sokaklarında, şehrin,
kâh şaşkınlıkla,
kâh hayranlıkla bakıyordu
kulelere, tapınaklara,
konaklara ve meydanlara.
Şaria şehri de
dışardan gelenler için
güzeldi gerçekten,
büyüleyecek kadar güzel.
Ve bu adam, sokakta insanlara
şehir hakkında sorular soruyor
fakat, cevap alamıyordu;
çünkü ne onlar anlıyordu
dilinden bu yabancının,
ne yabancı biliyordu
orada konuşulan dili.
Öğlen vakti olmuştu,
büyük bir hanın önünde
durdu, yabancı.
Yeşilimsi bir taşla
inşa edilmişti han
ve insanlar serbestçe
girip çıkıyorlardı hana.
"Bir türbe olmalı burası,"
diye düşündü adam
ve handan içeri girdi.
Fakat, şaşkınlık içinde,
büyük, hınca hınç dolu,
muhteşem bir salonda
buldu kendini.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.Bir zamanlar, bir adam
geldiydi çölden
büyük Şaria şehrine;
bir adam, düşlerde gezinen.
Ve bu adamın üzerinde
bir eski harmaniden
bir de elinde
kırk yerinden budaklı
uzunca bir yol asası vardı,
hepsi o kadar...
Gezerken sokaklarında, şehrin,
kâh şaşkınlıkla,
kâh hayranlıkla bakıyordu
kulelere, tapınaklara,
konaklara ve meydanlara.
Şaria şehri de
dışardan gelenler için
güzeldi gerçekten,
büyüleyecek kadar güzel.
Ve bu adam, sokakta insanlara
şehir hakkında sorular soruyor
fakat, cevap alamıyordu;
çünkü ne onlar anlıyordu
dilinden bu yabancının,
ne yabancı biliyordu
orada konuşulan dili.
Öğlen vakti olmuştu,
büyük bir hanın önünde
durdu, yabancı.
Yeşilimsi bir taşla
inşa edilmişti han
ve insanlar serbestçe
girip çıkıyorlardı hana.
"Bir türbe olmalı burası,"
diye düşündü adam
ve handan içeri girdi.
Fakat, şaşkınlık içinde,
büyük, hınca hınç dolu,
muhteşem bir salonda
buldu kendini.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder