14 Ağustos 2014 Perşembe

Sadece Sen

Sadece Sen, Jessica Sorensen  tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Pena Yayınları, Roman, 9786055057473, 348 Sayfa, Temmuz/2014
Kitabın 198. ve 198. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Aramız giderek garipleşiyordu. Böyle olacağını biliyordum ve düşündüğüm başıma gelmişti. Sorunun ne olduğunu bile bilmiyordum. Duş alırken nedense banyoya girdim ve dişlerimi fırçalamam gerektiğini söyledim ama esas neden diş fırçalamak değil onunla cilveleşmekti. Ve sonra arabada olanlar. Lanet olsun bir türlü anlayamıyorum. Onu cidden neredeyse öpmek üzereydim ve Londondan sonra hiç yaşamadığım duygular bütün kalbimi sarmıştı. Lila'ya karşı hissettiğim duygular çok güçlüydü buna emindim. Ve bunlarla başa çıkmak giderek zorlaşıyordu. Artık birlikte yaşıyorduk ve bu da durumu daha karmaşık bir hale getiriyordu. Ya eninde sonunda bir şeyler yaşarsak? Ya birlikte yaşamaya devam edersek? Öpüşüp, dokunup, seviştikten sonra bir şekilde ilişkimiz başlarsa ve en sonunda kavga edersek ne olacaktı?
Kısa bir an, annem ve babam gibi olabileceğimiz ihtimalini bir kenara bıraktım ve evin içinde Lila ile öpüştüğümüzü, seviştiğimizi... ve bir ilişki yaşadığımızı düşünüp bu fikrin hoşuma gittiğini fark ettim.
Hayır, bu yolda yürüyemezdim. Evet, ona yardım etmek istiyordum ama sadece arkadaş olarak. Çünkü ikimizin de ihtiyacı olan sadece buydu. Bütün bunlara, ona olan duygularıma ve aşırı çözümleyici duygularıma bir süreliğine ara vermem gerekiyordu. Şu an tek ihtiyacım olan, kafamı boşaltmamı sağlayan tek şeyi yapmak, biriyle sevişmek olacaktı. Ama başka birisiyle sevişme fikri de kendimi kötü hissettiriyordu ve bunun nedeni London değildi. Lila'ya karşı kendimi suçlu hissedecektim. Ona ait olmasam da, o bana ait olmasa da durum değişmeyecekti. İstediğim her şeyi yapmakta özgürdüm ama salakça bir nedenden dolayı, başka biriyle sevişirsem sanki onu aldatmışım gibi hissedecektim.
Bu birlikte yaşama konusu gerçekten beynimi yiyip bitiriyordu.
Elbiselerini sattıktan sonra, ikinci el eşya satan mağazaları sebepsizce dolaşmaya devam ettik çünkü arabada ve sonra evde yalnız vakit geçirmekten bizi alıkoyuyordu.
"Ethan, sence bu nasıl?" diye sordu üzerinde çiçelderi olan yırtık pırtık pembe tüylü bir halıyı göstererek. Sırıtarak sormuştu bunu. Sanki arabada yaşadıklarımızın üzerini örtmeye ve hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyordu.
Burun kıvırdım. Ama aklımdan düşüncelerim gitmiyordu bir türlü; arabada olanları düşünmeden edemiyor ve onu öpmüş olmayı diliyordum. Ama bir yandan da, London'ı da tekrar öpebilecek olmayı istiyordum. Benim sorunum neydi? 'Üzerinde bir sürü insanın seviştiği doksan yedi yılından kalma peluş bir hah gibi duruyor."
Sevişmek kelimesini kullandığımda aramızda yine bir tuhaflık oldu. Lila huzursuzca hareket etti, ben de boğazımı temizledim.
"Pekâlâ, gidelim mi artık?" diye sordum. Bir adama yol vermek için kenara çekildim. Tedirgin olmaya başlıyordum ve buradan çıkıp gitmeye ihtiyacım vardı.
Nefes verdi ve ikinci el halıyı tekrar yerine koydu. Gergin görünüyordu. "Evet, sanırım."

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder