23 Eylül 2014 Salı

Beni Susturabilecek Tek Şey

Beni Susturabilecek Tek Şey, Emine Ülker Tarhan tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Ka kitap, Söyleşi, 9786056430848, 167 Sayfa, Mart/2014
Kitabın 78. ve 79. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Bu süreçte de sanırım hem kendisine en fazla ihtiyaç duyulan hem de -doğal olarak- iktidarın oyun sahası haline dönüşen kurum hukuk ve yargı oldu?
Bu konuda hem kurum olarak YARSAV hem de benim başkanlığım döneminde çok ciddi uyarılarda bulunduk. Böyle olmaması için elimizden gelen gayreti gösterdik. Hukuku sahibine göre kişneyen bir yapıya dönüştürüyorsunuz demiştim bir defa Meclis kürsüsünden. Ama geldiğimiz nokta hukuk tam anlamıyla iktidarın bir kamçısı, toplumu tasarlamakta kullandığı bir araca dönüştü. Yargı artık Başbakanın emrindedir. Her fırsatta ona topuk selamı çakmaktadır. Eskiden darbeciler top, tüfek kullanır, toplumu terbiye edermiş, işkence, cesetsiz cinayet teknikleri denilen faili meçhullere bulaşırmış, zamane darbecileri yargıyı kullanarak insanları cezaevlerinde ölmeye yatırıyor, birer enkaza dönüştürüyor. Dışarıya da korku salıyor. Bunun adına da yargı kararı deyip kenara çekiliyor.
Eskiden de biraz böyle miydi acaba? Ne dersiniz?
Elbette eski düzenle de mücadele etmek gerekiyordu. Her iktidar yargıya müdahaleye eğilimlidir aslında. Ama hiçbir dönem bu kadar kötü, iktidarın nalıncı keseri olmadı. Hakimlik sınavında bu kadar mensubiyet aranmadı. Yargı bu kadar açık bir paylaşım savaşına arena olmadı. Polisin savcının talimatına uymaması gibi bir şey hiç görülmedi ki, bu, devlette anomali anlamına gelir.
Biz YARSAV'ı ancak 2006 senesinde Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde yapılan düzenlemelerden yararlanarak kurabildik. İktidar partisi bunun farkına varamadı. Biz yasayı doğru yorumlayıp, uluslararası bağlayıcı metinlerden de yararlanarak bu yolu açtık. Eminim Başbakan bu değişiklikten çok pişmanlık duymuştur. Nitekim referandum sırasında, meydanlarda bunu "Bir boşluktan yararlanarak kuruldular, ama halledeceğiz" diyerek itiraf etmişti. Evet, biz hızlı davrandık. Sonra "halletmek" için bir yığın kapatma davası açtılar hakkımızda ama uluslararası sözleşmeler ellerini kollarını bağladı. Yoksa yargının bağımsızlığını ve yargıçların haklarını savunacak veya seslerini duyurabilecek bir meslek örgütü kurma olanağı yoktu. Üstelik Avrupa'da bu tür örgütlenmeler yüz yıl önce kurulmasına rağmen. Ve darbenin üzerinden geçen otuz seneye rağmen hâlâ darbe yasalarıyla yönetilen bir ülkeden söz ediyoruz. Darbe zihniyeti sivil toplumun güçlenmesini ister mi, uğurlu tarihi 12 Eylül olanlar bunu niye değiştirsin ki.
Siyasette de aynı sorun var. Bugün sizce neden siyaset özgür irade sahibi, nitelikli, donanımlı ve yeni bir şeyler söyleyebilen insanların önünü açmıyor? Genç, üretken, zeki insanlar neden siyasetten uzak duruyor? Haziranda sokaklarda olanların yaş ortalaması 28, ülkenin yaş ortalaması 30 civarı. Ama siyaset çok yaşlı. Gezi gibi hiçbir siyasi örgüte, partiye dayanmayan, sırtını bunlara dayamadan sokağa çıkabilecek kadar olağanüstü bir özgüvene sahip gençler niye siyasete giremiyor. Çünkü onlar güçlü rekabet ortamı yaratırlar. Demode siyasetçileri tahtlarından indirebilirler. O yüzden önleri kapatılıyor. Ben onlara engel olan lider sultası devam ettiği sürece, siyasetin kısa vadede nitelik kazanabileceğine pek inanmıyorum.
Özetle, biz 2006 senesinde YARSAV'ı kurduğumuzda bir yığın sorun olduğunu biliyorduk.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder