3 Şubat 2014 Pazartesi

Delila Bir Genç Kadın Gerillanın Dağ Günlükleri

Delila Bir Genç Kadın Gerillanın Dağ Günlükleri, Hasan Cemal  tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |   Everest Yayınları, İnceleme, 9786051417004, 267 Sayfa, Ocak/2014


Kitabın 152. ve 153. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Kuzey'e doğru yola koyulan 11 gerilla!
Tarih, 23 Ağustos 2007. Yer, Sımak'ın Uludere ilçesine bağlı Uzungeçit beldesi. Çok sıcak bir gün. 11 gerilla dağların arasında, suya yakın bir yerde dinlenme halindeler. Delila, su almak için aşağı doğru inmiş...
2007 yılı Ağustos ayı.
Bir gerilla grubu gece vakti ateşin etrafında oturmuş Delila'yı dinliyor.
Ateşin yüzlerine vurduğu 11 gerilla.
Birazdan yola çıkacaklar.
Kuzey'e doğru.
Delila, onlara son kez moral aşılamak istiyor sesiyle.
İşte seni seviyorum gecenin karanlığı Karanlık gölgesi zirvelerden yansıyan gerilla İşte seni seviyorum soğuğun ayazı Üşüyorumu ilk tanımına kavuşturan nöbetim Ve seni yıldız altında, yıldız gölgesi vurmuş dağ Gökle yer arasındaki sırat köprüsü Gerilla diyorum, gerilla diyorlar onlar da Delice bir sevda onlarda gerilla.
Bir arkadaşlarının deyişiyle:
"Delila'nın sesinin yankısı ateşi alevlendiriyor ve kıvılcımlar yol arkadaşlarının yüreğine kadar düşüyor."
Ve hep birlikte Delila'ya eşlik etmeye başlıyorlar, hep birlikte söylüyorlar.
Delila, hem komutanlık yapmak hem de müzikle uğraşmak istemiştir.
Bunun için kendine örnek aldığı bir kadın gerilla vardır:
Ozan Mizgin kod adlı Gurbet Aydın.
Batmanlıdır.
1986'da çıkar dağa.
11 Mayıs 1992'de bir ev baskınında çatışmaya girer ve kendi kendini imha eder.
Sesi çok güzeldir.
Örgüt, önce kendisini Avrupa'ya gönderir.
Bir yıl kalır, sonra tekrar Türkiye'ye dönüp dağa çıkar. Tatvan'da, Garzan bölge sorumlusu olarak komutanlık yapar.
Delila'nın tüm hayali, Ozan Mizgin'in şehit düştüğü topraklara, Garzan'a gitmektir.
Sonunda bunu başarın
Delila'nın görev alanı olarak Garzan belirlenir.
Yola çıkmadan önce der ki:
"Ben hep şehit Mizgin arkadaşı düşünüyorum. Hedeflerim geneldir, nerede olursa olur. Kuzey'in herhangi bir alanı da olabilir. Oraya gittikten sonra koşullar seni belirler. Daha fazla derinleştirebilirsin.
Mizgin arkadaş, Garzan eyaletini ilk açan arkadaşlardan biri. Hem müzikle uğraşıyor. Hem komutanlık yapıyor. Bu bir ruh olayı.
Ben onun bir savaşçısıysam, buna layık olmaya çalışacağım. Eğer gerçekten savaşçı olmak istiyorsan, onu sana verilen mekân içerisinde iyi uygulayabilmen gerekir." Garzan, dağlık bir arazidir. Yüksek ve sarp bir alandır. Şöyle der Delila:
"Biz de şu an en sarp yerdeyiz. Garzan'da yapacağım şeyler biraz hedefe bağlı. Arkadaşlara sorarsan benim gitmemem gerekiyor. Ben Örgütün bana olan yaklaşımını bildiğim için layık olmak istiyorum. Sorun fiziki olarak olup olmama olayı değildir. Daha fazla şey yapmak istiyorum."
Sonra, Kuzey'e doğru yürüyüşe geçer 11 gerilla: Şenay Güçer.
Kod adı Delila Meyaser, 1981 Diyarbakır, Silvan doğumlu. Zarife Adıbelli.
Kod adı Roza Mardin, 1978 Mardin, Savur doğumlu. Rahime Tuncer.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Aşk Hiç Biter Mi

Aşk Hiç Biter Mi, Fulya Gümüşpala Teke tarafından yazılmıştır.http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Pena Yayınları, Roman, 9786058603592, 494 Sayfa, Ocak/2014


Kitabın 164. ve 165. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

"Füsuuuun! Haydi, kızım gel. Sen de bir şeyler ye." Genç kız, annesinin salondan gelen hafif sinirli çağrısını duyunca olduğu yerde sıçrayarak dalıp gittiği hayal dünyasından çıkıp gerçek dünyaya döndü. Annesi servis tabaklarını çoktan içeri taşımış, kendisinin de hemen arkasından geleceğini düşünmüş olmalıydı. Demek âşık insan böyle oluyordu. Farkında olmadan bir anda hayallere dalıp yaşadığı anın gereklerini unutabiliyordu. Üstündeki mavi daire kloş elbisesinin eteklerini düzeltip Cengiz'i anmaktan sıcacık olmuş yanaklarını ovuşturarak kendini toparlamaya çalıştı ve hızla salona doğru yürüdü.
"Affedersiniz öğretmenim. Çayın altının kaynamasını bekliyordum da," diye bir bahane uydurup masada hocasının hemen yanındaki yerini aldı.
"Olsun Füsuncuğum. Ama lütfen sen de şu şekerli kurabiyelerden ye. Bak kafanın daha iyi çalışması için enerjiye ihtiyacın var," dedi matematik hocası Ahmet Bey alaylı bir şekilde gülerek.
"Eee Ahmet Bey bu sene tayininiz olmayacak herhalde, değil mi? Bana en az bir sene daha size burada ihtiyaç olacak gibi geliyor. Şu büyük orduevi inşaatına bakılırsa..." diye söze girdi Nurettin Albay.
"Öyle görünüyor, efendim," dedi Ahmet Bey ağzına attığı küçük fındıklı kurabiyeyi zorlukla yutarak. Fındıklı kurabiyeler çok lezzetli oluyordu ama insanın ağzının içini kurutuveriyordu işte. Sonra hemen çayına sarılıp konuşabilir hale gelmek için birkaç yudum alarak devam etti. "Tahmin ettiğiniz gibi bizim İnşaat Emlak'takilerin tayinleri durduruldu. Ama asıl haber albayım, Ragıp Paşa'nın tayini çıkmış. 30 Ağustos'tan sonra Gelibolu'ya gidiyorlarmış."
Salonun tam ortasına bir bomba düşse ancak böyle bir etki bırakabilirdi. Bir anda salondaki herkesin nutku tutulmuştu. Nurettin Bey bile söyleyecek söz bulamıyordu. Sadece, "Emin misin Ahmet?" diyebildi bariz bir şekilde şaşkın bir sesle. "Daha dün Cengiz'le beraberdik. Hiç tayinlerinin çıktığından falan bahsetmedi bana."
"Valla posta dairesinde çalışan arkadaş söyledi, albayım. Paşa'ya resmi tayin yazısı gelmiş. Gerçi o da hiç beklemiyor-muş bu kadar çabuk tayin edilmeyi. Herhalde kendisi bile bu fikre alışamamış olacak ki henüz ailesine haber vermemiş."
"Hay Allah," diyerek düşünceli bir halde alnını ovuşturdu Nurettin Bey. "Zavallı çocuk, Çorlu'ya da çok alışmıştı. Daha geçen gün, İnşallah uzun seneler burada kalırız, doktor amca, diyordu. Asker çocuğu olmak böyle kötü sürprizlere de hazırlıklı olmayı gerektiriyor işte. Vah vah."
Vah vah! O anda asıl, babasının güzel kızı acınacak, vah vah denecek haldeydi. Füsun Ahmet Bey'in tayinden bahseden ilk cümlesinden sonra tamamen içinde bulunduğu ortamdan kopmuştu. Daha sonra yapılan yorumlar kulağına ancak bir uğultu halinde ulaşıyordu. Bir insan ayak parmaklarından saçının teline kadar buz kesip uyuşabilir miydi? Füsun'un o sıradaki haline bakılırsa bu gayet mümkündü. Kaskatı kesilmişti genç kız. Cengiz gidiyordu.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Pınarın Yemek Günlüğü

Pınarın Yemek Günlüğü, Pınar Altuğ Atacan  tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Alfa Yayınları, Yemek, 9786051060835, 212 Sayfa, Kasım/2013


Kitabın 154. sayfasından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Zerde

Suyu bir tencereye koyun.
Ardından pirinci ekleyin ve haşlamaya bırakın.
Şeker, safran, zerdeçal, gülsuyu, kuşüzümü
ekleyin. Bezle bohçalayıp tarçın ve karanfili
koyun. Nişastayı sulandırarak katın.
10-15 dakika kısık ateşte pişirin.
Toz badem, fıstık, fındık ile servis edin.
Bizim tavsiyemiz:
Tarçın ve karanfil bir bez yardımı ile zerdenin içine konur
ve kaynadıktan sonra geri çıkartılır.


1 çay bardağı pirinç 1 lt. su
1 su bardağı şeker 1 yemek kaşığı nişasta 1 çay kaşığı safran 1/2 çay kaşığı zerdeçal 3 yemek kaşığı gülsuyu 1/2 fincan kuşüzümü 1 adet tarçın çubuğu 3 adet karanfil
Üzerini süslemek için:
Toz badem Toz fındık Toz fıstık
6 kişilik
Hazırlama süresi: 10 dk.
Pişirme süresi: 15 dk.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap