Taşradan Futbol Hikâyeleri
Taşradan Futbol Hikâyeleri, Necdet Özkazancı | İletişim Yayınları, Spor / Futbol, 272 sayfa, 9789750512254, Ağustos 2013.
“Anılarımın taraftarıyım,” diyor Necdet Özkazancı: “Yalnızca falanca futbol takımının taraftarı değil, anılarımın taraftarıyım diyebilirim. Anılarının taraftarı olan birçok futbolsever gibi...”
Necdet Özkazancı’nın anı öykülerinde futbol, yazlık sinemaları, eski Türk filmlerini, mahalle hayatını, çocukluk hayallerini kuşatan çok basit ve çok büyük bir oyun...
Sunuş Yerine:
İki Eski Taraftarın Tribün Sohbeti
2006 yılının sonları... Hava ılık, güneşli... Ankara 19 Mayıs Stadı'nın çim sahası futbol oynamaya elverişli... Ankaragücü ve rakip takımın futbolcuları sahaya çıkmış, ısınıyorlar. Stadda maç saatinin gelmesini bekleyen 4.000'e yakın seyirci var. Hoparlörden kimsenin dinlemediği garip bir yabancı müzik yayını yapılıyor. Bir de ara sıra Ankaragücü şarkısı çalınıyor. Sanırım Kenan Doğulu söylüyor ya da sesi ona benziyor. İki taraftar eski güzel günlerden konuşuyorlar:
- Ali Osman vardı, gol kralı... Anımsıyor musun?
- Evet. Anımsamaz mıyım? Ondan sonracığıma Köksal, Erman, Melih, Selçuk, Zafer, İsmail, Adnan, Coşkun, Sakıp vardı. Konyalı Mehmet, Tatar Metin, Kaleci Baskın ve Aydın... Fenerbahçe'yi İstanbul'da sekiz kişi ile yenen bir takım vardı.
- Ben lisede öğrenciyken arkadaşlarla teneffüste radyodan dinlemiştik bu maçı.
- Ne maçtı ama! Maçın sonlarında Köksal, Fener'in defansını peşine takıp topu yetmiş metre sürdükten sonra kaleci Datcu'yu da çalımlayarak atmıştı golü.
- Gerçekten müthişti!
- Evet. Unutulmaz...
- Sonra Polatlılı Kâzım, Kel Mustafa, Kaptan Adil ve diğerleri vardı.
- Adil, Hikmet, Fuat, İhsan, Haluk, Taner, Cüneyt, Nazmi, İrfan, Mehmet, Sadık...
- Taraftarların nefes almaksızın bir defada ezbere saydığı, 2. Lig'deyken kupayı alan ve futbolcuları tel örgülerden taraftarların üzerine atlayan bir takım...
- Evet evet. Hele Kaptan Adil'in Bolu Şehir Stadı'nda, tel örgülere tırmanıp taraftarların üstüne atlaması...
- Ardından da diğerlerinin... Ne güzeldi!
- Sonra 1. Lig'de oynayan takımda izlediğimiz şu topçulara bir baksana: İskender, Halil İbrahim, Alper, Hüsnü, Bilal, Arif, Durmuş, Hayrettin, Yücel... Vay vay vay!
- Stada girebilmek için sabah erkenden gelmek gerekirdi. Maça iki saat kala stad dolar; geç gelenler dışarıda kalırdı.
- Bazı maçlarda merdivenlerde bile yer kalmazdı.
- Polatlı'dan yılda birkaç maça gelebilmek için harçlıklarımızdan para biriktirirdik.
- Yaa! Öyle, öyle... Biz de lisede okurken Gecekondu'ya girerdik. Paramız ancak ona yeterdi.
- Maraton'da koltuk yoktu; boydan boya tahta sıralar vardı. Sıkışır otururduk.
- Gecekondu ile Saatli'de tahta sıra da yoktu. Tamamen betondu.
- Kapalı dışındaki tribünlerin üstü açıktı. Güneşten korunmak için kartondan sarı-lacivert şapkalar vardı.
- Ben bazen gazete kâğıdından da şapka yapardım. Çok güzel olurdu.
- Yağmurdan korunmak için de üstümüze elbise naylonu giyerdik.
- Bazıları maç saatine kadar tavla, kâğıt oynayarak, bazıları gazete okuyarak, bazıları da sohbet ederek vakit geçirirlerdi.
- Önce Amigo Sefa vardı; "HAYDİ BASTIR!" tezahüratını o çıkarmıştı. Sonra da Hüsnü tabii...
- Rakip takım futbolcularına sataşıp onları kızdırmaya, morallerini bozmaya çalışırdık. Ama tadında bırakırdık tabii.
- "BÜYÜK KAPTAN TAKIMI BURAYA GETlR!" diyerek takımı tribünlere çağırırdık.
Bu alıntı tanıtım amaçlı yapılmıştır.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
KitapGalerisi Facebook / KitapGalerisi Twitter
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder