24 Aralık 2013 Salı

Analog Ve Dijital Duyarkatların Yapısal Özellikleri

Analog Ve Dijital Duyarkatların Yapısal Özellikleri, Ergün Turan tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Alfa Yayınları, Fotoğraf, 9786051068152, 378 Sayfa, Aralık/2013

Kitabın 144. ve 145. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.


William Henry Fox Talbot tarafından geliştirilen negatif-pozitif yöntemi, yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bu yeni dönemde fotoğrafçılar, gerek dagerreyotipin gerekse kalotipin sahip olduğu çeşitli problemleri gidermek için araştırmalarına devam ettiler. Kalotip yöntemiyle elde edilen  kağıt negatiflerin yıpranma ve şeffaflıkla ilgili sorunlarını aşabilmek amacıyla cam levha kullanılması fikri, bu yöndeki arayışların bir sonucudur. Cam yüzey, hem kimyasal malzemelerden etkilenmiyor, hem de dokusuz olduğu   için   kimyasal   malzemeleri pürüzsüz bir şekilde üzerine sürmek mümkün olabiliyordu. Ayrıca yüzeyin her tarafı eşit derecede şeffaf ve dayanıklıydı. Dolayısıyla cam bir negatif kullanılarak  istenilen  sayıda   pozitif kopya elde etmek mümkündü.

Islak ve Kuru Levhalar
Nîepce'nin kuzeni olan Clodu fe-lix Abel Niepce de Soint Victor (1805-1870), 1847 yılında, üzerini yumurta akı ile kapladığı cam levhayı gümüş nitrat eriyiği ile duyarlı hale getirerek yeni bir yöntem geliştirdi. O güne kadar salyangoz salgısı dahil pek çok yapışkan madde denenmiş olmasına karşın, ışığa duyarlı bileşiklerin cam yüzeyinde tutunabilmesinî sağlayacak bağlayıcı bir katman bulunamamıştı. Niepce de Saint Victor, bağlayıcı katman olarak yumurta akı yani al-bümin maddesi kullandığı için geliştirdiği bu yöntem, albüminli duyarkat olarak anılmış, ayrıca 1900 başlarına kadar başta kağıt olmak üzere çeşitli yüzeylerin duyarkatla kaplanmasında albümin maddesinden yararlanılmıştır.
Albümin maddesinden yararlanarak üretilen cam levhaların ışık duyarlıkları, kalotip yöntemiyle üretilen negatiflerden daha fazla olmamasına karşın, detay zenginliği açısından çok daha verimliydi. Levhaların hazırlan diktan 15 gün süreyle kullanılabilmesi ve çekimden 1-2 hafta sonra bile banyo edilebilmesi de yöntemin önemli  bir özelliğiydi. Bu  nedenle,birkaç yıl boyunca manzara ve mimari çekimlerde bir ölçüde de olsa kullanıldı. Fakat hazırlanan levhaların kolaylıkla hasar görebiliyor olması ve özellikle de uzun poz süreleri, bu yeni yöntemin fotoğrafçılar arasında yaygınlık kazanmasında engel oluşturdu.
İngiliz heykeltıraş Frederick Scott Archer (1813-1857) tarafından geliştirilen ve ıslak kolodyum tekniği olarak tanıtılan yeni bir yöntem sayesinde söz konusu bu sıkıntılar önemli oranda aşılmış oldu. F. S. Archer, geliştirdiği bu yöntemde, cam levha üzerinde bağlayıcı madde olarak albümin yerine, pamuk barutu olarak da bilinen nitroselülozun, eter ve alkol içerisinde eritilmesi sonucunda elde edilen kolodyum maddesini kullanmıştır. "Ko-lodyumu fotoğrafik emülsiyon olarak kullanma fikri ilk kez 1850 yılında, İngiliz bir kimyager olan Robert Bingham tarafından ileri sürülmüştür"
Yapışkan bir madde olan kolodyum, kuruduğunda sert ve renksiz bir şeffaf film özelliğine sahiptir. Fotoğrafçı, kolodyumu levhanın ortasına döker ve parmak uçlarıyla kenarlarından tuttuğu camı ileri geri sallayarak yüzeyin eşit bir şekilde kimyasalla kaplanmasını sağlar. Fazla kolodyum ise kabına geri boşaltılır. Daha sonra kolodyum ile kaplanmış olan cam levha, gümüş nitrat banyosundan geçirilerek ışığa karşı duyarlı hale getirilir.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder