Kitabın 214. ve 215. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
6. "BEN" MERKEZCİ AİLE ÜYELERİ
Her anlaşmazlık yeni bir uzlaşmanın ve sinerjinin habercisidir. Benliklerin öne çıkması, anlaşmazlığı potansiyel bir uzlaşma kaynağı olmaktan çıkarır, sinerjiyi ve bereketi yok eder.
Okurlarımız bilir, hemen her kitabımızda " ben "merkezci kişiliklere değinmeye çalışırız. Konu aile şirketi olunca bu kişilikleri göz ardı etmemiz mümkün değil. Zira aile şirketlerinde "ben"merkezci profillerin zararları büyük olabiliyor.
"Ben" Merkezci Kişilikler Kimlerdir?
Öncelikle temel bir kişilik yatkınlığı olarak benmerkezci eğilimden ne anlamamız gerektiğine bakalım:
Bilindiği üzere her insanın kendisine has kişilik özellikleri vardır. Bir insanı, o insan yapan kendisine has ve diğerlerinden farklı kılan Özelliklerin tamamı o bireyin kişilik özelliklerini oluşturur. Bu temel kişilik yatkınlıkları, ham potansiyel olarak doğuştan gelir. Yaşamın ilk yıllarındaki aile içi etkileşim yoluyla yerleşir, şekillenir. Böylece doğuştan getirilen kişilik özellikleri, potansiyeli yaşam deneyimleriyle performansa, yeni davranışlara dönüşür.
Temel kişilik yatkınlıklarından birisi de bireyin kendisini olması gerekenden daha fazla önemsemesi, sevmesi, hemen her olayın merkezine yerleştirmesidir. İşte bu duruma benmerkezci kişilik eğilimi (ego centric) diyoruz. Bazen kişiliğin temel boyutlarının yerleştiği hayatın ilk 7-8 yılında çocuklar, tipik benmerkezci duruşu sergilerler. Yani ailede her şeyin kendilerine endekslenmesini, kendilerinin merkez alınmasını ister ve beklerler. Ailenin genel gündemi, başkalarının istekleri, beklentileri önemli değildir. Asıl olan çocuğun merkezde yer alan istekleridir. Çocuk, tüm ailenin kendi isteklerine göre hareket etmesini bekler. Diğer bir ifadeyle çocuk kendi " ben "liğini merkez, çevredeki diğer benlikleri de birer uydu gibi görür. Araştırmaların tespit ettiği ilginç bir veri şudur: Benmerkezci kişilik tipine sahip bireyler, genellikle ortalama insana göre daha zeki, disiplinli ve sistematik kişilerdir.
Çocukluk dönemindeki bu benmerkezci eğilim, ergenlik yıllarıyla birlikte kaybolur. Çocuk sosyal öğrenme yoluyla, hayatı diğer insanlarla paylaşması gerektiğini gördükçe ve yaşadıkça kendi benliğinin sınırsız isteklerini ve yaptırımlarını terk etmeye başlar. Kendi istekleri kadar başkalarının isteklerini de önemser ve kendince bir denge geliştirir. Bir benzetme yapmak gerekirse sadece kendi isteklerine odaklanan çocuk, zamanla bir ucunda tamamen kendi istekleri, diğer ucunda tamamen başkalarının isteklerinin yer aldığı bir çubuk üzerinde kendisine has davranış dengesini sağlar.
"Ben" Merkezci Aile Üyeleri
Maalesef çocukluk döneminden sonra kaybolması gereken benmerkezci düşünce, tutum ve davranış sarmalı, bazı insanlarda hayat boyunca devam eder. Hatta gelişerek devam eder. Aile içinde benmerkezci duruşunu sürdüren yetişkinler az değildir. Bazılarında biraz daha gizli seyretse de kimi insanlarda açıkça bellidir.
Bu bireylerin düşünce dünyalarının tipik özelliğiyle kendilerine yönelmiş olmalarıdır. Çok basite indirgersek, düşünce dünyalarında kendilerini o kadar büyütürler, kendilerine o kadar yoğunla-şırlar ki başkalarına ve başka şeylere yer ve zaman kalmaz. Nasıl para kazanacak, nasıl diğerlerini geçecek, nasıl ünlü olacak, nasıl daha tepeye çıkacak ve benzeri düşünceler onu adeta kendi denizinin dışına çıkaramaz. Başka insanların denizleriyle buluşamaz. Kendinde takılır, kendini aşamaz, kalır.
Benmerkezci aile bireyinin yaşamına yön veren temel tutumları da kendisine dönüktür. Herhangi bir olgu, olay ve kişiye yönelik tutumlarının odağında kişinin kendi şahsi beklenti ve çıkarları başrol oynar.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder