2 Temmuz 2014 Çarşamba

Şehrin Gizli Öznesi

Şehrin Gizli Öznesi, Yıldız Ramazanoğlu tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Kapı Yayınları, Seyahat, 9786055107550, 252 Sayfa, Temmuz/2014
Kitabın 120. ve 121. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Marburg şehrinde toprak rengi her şey. Taşlar epeyce eski. Bir çay evinin duvarına bile kırk yıllık diye yazmaya özen gösteriyorlar. Ortaçağ'dan kalma bir şehir. Evlerin üzeri çizgilerle, taştan işlemelerle süslü. Mimaride taş yapılanma ön çıkıyor. Film platosu mu yoksa Ortaçağ'ın hakiki kasveti mi... Bir an sussak derinlerden gelen sesleri, tartışmaları du-yacakmışız gibi bir his.
Baştan başlamam gerekirse 2008'de Frankfurt'ta hikâye okuma programı için yola çıkmışken Stadtallendorf'ta oturan arkadaşım Havva Çil'i ziyaret etmek istedim. Sohbet bizi An-nemarie Schimmel'e, Schimmel'in komşu şehir Marburg'da yaşamış olduğuna getirince içime bir ateş düştü. Gece bir sohbet toplantısı için bir araya geldiğimizde, Almanya'da yaşayan romancı Orhan Aras da yayınladığı eski bir mektuptan söz edince tevafuklar zincirini hissettim. Küçük bir Alman kızının İslam deryasına, hem de en ince yerlerinden dalış yapma macerasını hissetmeden, gezip dolaştığı, tefekkür ettiği şehrin atmosferini, İkbal'le, Rumî ile dolarak yürüdüğü yolları solumadan Frankfurt'a geçmek istemedim. Mekânların insanları yoğurduğuna yüzüne huyuna suyuna yazısına yansıdığına inanıyorum.
Sabah erkenden Havva ve kafa dengi arkadaşı Cemile ile yola çıktık. Almanya'nın en çok sonbaharını severim. Sararmış kızarmış yaprak ülkesine dönüşür çünkü. Dünyanın en büyük yapraklı ağaçlan buradadır sanki ve hatıra olarak kurutmak istediğinizde hiçbir deftere sığmaz. Öyle bir ağaç denizinde yol alıyorduk. Türkiye Almanya karşılaştırmalarını, yaşam ölüm gurbet hasret konuşmalarını ihmal etmeden küçük Alman kızma yaklaşıyorduk. Yolculuğun kendisi bile büyüleyici, hüzün vericiydi. Arabadaki kadınların yaşamın tam ciğerinden kurdukları olağanüstü cümleler kayıt altına almamadan yolla beraber hızla akıp gidiyordu. Ahmet Ha-şim'in dizelerindeki gibi 'Eteklerimizde güneş rengi bir yığın yaprakla semaya ağlayarak bakacağımız günlerin' yaklaşmasını hatırlatan atmosfer bizi içine almıştı bir yandan. İçimizde bu çılgın ve sonsuzca yaşanacakmış gibi görünen dünyada tek bir sarı yaprağa bakıp ölümü hatırlamanın kuytu coşkusu vardı.
Allah Teala dileyince her şey birbirine ekleniyor ve bir düşünce seline kendinizi bırakmaktan başka yapacak bir şey kalmıyor. İnsanlar, duygular, şehirler, dilekler nasıl da akıl almaz tevafuklarla birbirine karışıyor...
İğdır'da doğup Erzurum'da liseyi, İstanbul'da üniversiteyi okuyan bir gencin bir sahafta rastladığı sararıp solmuş dergiyi almasıyla başlamış her şey. 1954 yılına ait İstanbul dergisi.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder