29 Ağustos 2014 Cuma

Allah'ın Piyonları

Allah'ın Piyonları, Eylem Tok tarafından yazılmıştır.http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Destek Yayınları, 9786054994496, 399 Sayfa, Mayıs/2014
Kitabın 224. ve 225. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Hayatımızda görebileceğimiz, mizacından ötürü en sert kadınlardandı Yazgı, insana öldürecekmiş gibi bakıyor, herkes düşmanıymışçasına mesafe koyuyordu. Ama ben onun içindeki kadını görebilmiştim. PKK'lı olmalarına rağmen onunla bir ilişkiye hazır olduğumu hissettim. Bana, "Neden böyle bir şey yaptın ki, bizim için değildi bu buluşma, onlar içindi. Ben bir erkekle birlikte olacak kadınlardan değilim, bunu duymamış olayım" dedi.
Bir an çok utandım ve ümitsizliğe kapıldım, yine de bastırdım:
"Sen yine de düşün. Benim niyetim ciddi, eğlenmek için arkadaş olmayı istemiyorum, bana güvenebilirsin. Ne zaman verirsen ver cevabını, ben beklerim."
O gün benim için cesaretimi toplayarak bir kadınla münasebet kurduğum ayrıcalıklı bir gündü. Bir hafta sonra teklifimin cevabı geldi, bu cevabı bana getiren Göktürk'tü. "Yazgı seninle arkadaş olmayı kabul etti. Bana ne alacaksın?" demez mi? Dünyalar benim oldu. "Ne istersen alırım" dedim, ama hiçbir şey almadım! Bana Sevgi'nin cep telefonunu verdi, "Buradan arar Yazgı'yı istersin, o ortamı ayarlar sizi konuşturur" dedi.
Hemen her akşam jeton bulup kulübelere koştum ve Yazgı'yla konuştum. İlişkimiz öylesi hızlı gelişti ki, gerçekten birbirimize sırılsıklam âşık olduk. Birçok kere buluştuk, birlikte yollarda yürüdük, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştık, işsiz olmasaydım belki hayatım tam anlamıyla düzene girmiş olacaktı. Ne var ki, Yazgı'nın bana getirdiği şans mı bilemem ama bir arkadaşım, çocukluğumdan tanıyacağınız, spermini en uzağa atan Köksal, çalıştığı hastaneye hastabakıcısı arandığını ve beni tavsiye ettiğini söyledi. Hiç beklemeksizin Beşyüzevler'deki hastaneye gidip görüştüm ve işe kabul edildim. Sonunda sigortalı bir işim oldu diye düşünürken, meğer taşeron firmanın işçisi olduğumdan sigortasız, asgari ücretle çalışmam gerekiyormuş. Kurumsal bir işyeri diyerek sebat ettim ve çalıştım. Fakat mahallede işler yolunda gitmiyordu. Çünkü benim Yazgı'ya olan aşkım duyulmuştu, bu sebeple akrabaları, "Eğer bizim bu sokaktan geçerse, gördüğümüz yerde onu vururuz" diye çevremdekilere tehditler savurmuş. Her an cinnet getirme lüksüne sahip biri olarak ben bunun altında kalır mıyım? Hemen onlara ait binanın önüne gittim ve bağırmaya başladım:
"Bana Babadağlı derler ulaaan! Beni öldürecek adam anasının karnından doğmadı daha, gelin ulan öldürün hadi!"
Çıldırmıştım gerçekten, buna nasıl cesaret ettiğimi ben de bilmiyorum, gelgelelim, beni çok seven, çok eskiden tanıdığım dayısı dışarıya çıkarak, "Bak Yusuf seni severim, çok eskilerdendir tanıdığım temiz bir çocuksun, ama bu yaptığın yanlış, eğer ben gençlerin önüne geçmeyip buraya çıkma-sam, seni şu an öldürmüşlerdi. Bu yaptığın bizim namusumuza da bir lekedir. Çek git buradan ve bir daha böyle bir şeye kalkışma" dedi.
Beni öldürme cesaretini gösteremeyeceklerini biliyordum, gelgelelim, adam yerden göğe haklıydı. İstesem onları mahalleden sürebilecek gücüm vardı, arkam o denli sağlamdı ama utancımdan, ona karşı mahcubiyetimden ne diyeceğimi bilemedim ve tek kelime etmeden çekip gittim.
Hastanede işime devam ediyordum, lakin bu olaydan sonra hep huzursuzdum.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder