14 Ağustos 2014 Perşembe

İstanbul Terapisi

İstanbul Terapisi, Nihan Azizlerli tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Destek Yayınları, Edebiyat Dizisi, 978605499457, 136 Sayfa, Mayıs/2014
Kitabın 100. ve 101. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

"Ey can! Hiç kimseye hak ettiğinden fazla değer verme.
Ya onu kaybedersin, ya kendini mahvedersin."
Mevlana Celalettin Rumi

İşkembe salonunda sarmısak, sirke kokusunu içine çekerek Zoe'nin yürek burkan öyküsüne göz attı. Dengini bulamamış, sığındıklarına gereğinden fazla değer vermiş mutsuz yaşlı bir ölü.
Başını kaldırdığında Kaya'nın onu merakla izlediğini gördü. Duraksadı. "Zor bir hayatmış. Gereğinden fazla sorumluluk almış. Ciğersiz adamlara denk gelmiş. Liderlik eğitimi almadan tahtla tanışmış. Yazık."
"Yazık... Bu kelimeyi çok kullanıyorsun. Acımaktan vazgeç bence. Çok iyi, vicdanlı insan olmanın lüzumu yok. Çok iyi insandan korkarım ben. Sonsuz iyi olunamaz. Meleğin bile kötüsü var. Yanlış anlama, senden değil, gerçek meleklerden bahsediyorum. Fazlasıyla iyi niyetli insanları görünce hep şöyle düşünürüm: 'Kim bilir ne karası var ki, kendini meleklikle aklıyor.' Ne diyor Fromm: 'Sevmek bir şeyin içinde olmaktır, bir şeye kapılmak değil.' Bence bu
kadın çemberin ne içinde ne dışında olabildi, sadece arada bir kapıldı."
Melek kısa bir süre düşündü. Ayasofya'ya resmi kazınmış Zoe'yi gözünün önüne getirmeye çalıştı. Hiç de vasat bir hayat yaşamamıştı. Tam tersi günleri belli ki dağdağa içinde geçmişti. Giderek ivme kazanan hızlı günleri olmuştu. Sonuçta akıntıya kapılıp elinde olmadan kendini mahvetmişti. Onun yerinde olmak istemezdi. Debdebenin yorduğu bir kadındı. Söylemeden edemedi.
"Yine de üzücü bir hayat, imparator kızı. İmparatoriçe. Ama yapayalnız. Topraklarına da bir katkısı olamamış. Belki de merhamet göstermeyi seviyordu. Merhametten maraz doğar ya. Bir kere gittiğim doktor bana 'merhamet yorgunu' teşhisi koymuştu. 'Sadece kendini tüketmeyi, feda etmeyi biliyorsun' demişti. Zoe de Öyle olabilir. İmparatoriçe olarak saçını süpürge etse de kendini beğendiremedi."
Kaya bir şey söylemedi. Başını, sallamakla yetindi. Kısa bir sessizlik oldu. "Kalkalım mı?" diye sordu. "Yarın son tepemizde olacağız. Yedinci tepe ve Hürrem'le gezeceğiz. Yedinci günümüz, İstanbul'un vicdanını deşeceğimiz son günümüz. Sana Haseki Camii'nin adresini yazdım. Belki bulmakta zorlanırsın diye düşündüm." Melek kâğıdı katlayıp çantasına koydu. Kaya'nın konuşma sonrası lafı aniden kesip, bitirmesini kanıksamıştı. Kalktılar.
Melek evin yolunu tutarken kendini daha iyi hissettiğini fark etti. Kaya'nın sohbetine kulak vermek hoşuna gidiyor, içini rahatlatıyordu.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder